23 Ocak 2012 Pazartesi

Benden haberler


Bazen yaşam bizlere acı sürprizler yapabiliyor.
Biraz ara vermek zorunda kaldım. Çünkü eşimin kız kardeşini kaybettik. Çok gençti. Yakalandığı hastalıktan kurtulamadı. Bayram da da kayınpederimi kaybetmiştik. Ailece üst üste gelen bu acılar karşısında yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki Yaradan’ın emri karşısında yapacak hiçbir şey yok.
Bir müddet daha izin rica ediyorum. Sizleri ziyaret edemiyorum. Beni merak eden sevgili Nunu m, Elif im ve Pozitif Pembe me çok teşekkür ederim. Bu acılı günlerde ilaç gibi oldunuz.
"On yedi yaşındayken, şöyle bir şey okumuştum:
'Her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın.'
Bu cümle beni çok etkilemişti ve o günden bu yana, yani 33 yıldır, her sabah aynaya bakıp, kendi kendime hep şunu sordum: 'Eğer bugün hayatımın son günü olsaydı, bugün (normalde) yapacağım şeyleri yapmak ister miydim?' Uzun süre art arda, 'Hayır,' yanıtını verdiğimde, bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anladım.
İnsanın kısa süre içinde öleceğini bilmesi, yaşantısına damga vuracak kararlar vermesi açısından büyük önem taşır. Çünkü her şey, tüm dış beklentiler, gururlar, küçük düşme ya da başarısızlık korkuları - tüm bunlar ölüm karşısında değerlerini yitirir, yalnızca ölümdür önemli olan.
Kaybedecek bir şeyler olduğu (tuzak) düşüncesini yok etmenin en iyi yolu insanın öleceğini hatırlamasıdır. Zaten çıplak ve savunmasızsın. Yüreğinin sesini dinlememen için hiçbir neden yok. Oysa ölüm hepimizin ortak sonu. Şimdiye dek hiç kimse ölümden kaçamamıştır. Bunun böyle de olması gerekir, çünkü ölüm hayatın en güzel icatlarından birisi. Hayatın değişim ajanı. Yenilere yer açmak için, eskilerden kurtulmanın tek çaresi. Şu an için yeni sizsiniz, ama günün birinde, üstelik pek yakında siz de eskiyecek ve aradan çıkarılacaksınız. Bu kadar acımasız olduğum için üzgünüm, ama gerçek bu.
Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama dogmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun. Kalbiniz ve sezgileriniz ne yapmak istediğinizi bilirler. Bunun dışındaki herşey ikinci planda.
Steve Jobs.

8 Ocak 2012 Pazar

Mutluluğun Gizi



Bir tüccar ''mutluluğun gizi''ni öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış.
Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir şatoya varmış.
Söz konusu bilge burada yaşıyormuş. Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla karşılaşmış.
Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş; dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yemeklerle dolu bir masa da varmış. Bilge sırayla bu insanlarla konuşuyormuş ve bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış.
Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatlice dinlemiş bilge, ama ''Mutluluğun Gizi''ni açıklayacak zamanı olmadığını söylemiş ona. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra görmeye gelmesini salık vermiş. ''Ama sizden bir ricada bulunacağım,'' diye eklemiş bilge. Delikanlının eline bir kaşık verip sonra bu kaşığa iki damla sıvıyağ koymuş: ''Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz.''
Delikanlı sarayın merdivenlerini inip çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. İki saat sonra bilgenin huzuruna çıkmış.
''Güzel,'' demiş bilge, ''Peki yemek salonumdaki Acem halılarını gördünüz mü? Bahçıvanbaşının oluşturmak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenleri fark ettiniz mi?
Utanan delikanlı hiç bir şey görmediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine verdiği iki damla yağı dökmemeye çabalamış, başka bir şeye dikkat edememiş.
''Öyleyse git, evrenimin harikalarını tanı,'' demiş ona bilge. ''Oturduğu evi tanımadan bir insana güvenemezsin.''
İçi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez duvarlara asılmış, tavanları süsleyen sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş. Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş. Bilgenin yanına dönünce, gördüklerini bütün ayrıntılarıyla anlatmış.
''Peki, sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?'' diye sormuş bilge.
Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın döküldüğünü görmüş. ''Peki'' demiş bunun üzerine bilgeler bilgesi:
''Sana verebileceğim tek bir öğüt var. Mutluluğun gizi, dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan...''

Sevgili Öcal beni mimlemiş.
Mimin konusu  karşındakini mutlu etmenin on yolu sizce nedir?
Çok derin ve güzel bir konu. Arkadaşıma teşekkür ediyorum ve sevgilerimi yolluyorum.

*Ben de birçok arkadaşım gibi önce kendi mutlu olmayan birinin başkasını mutlu edemeyeceğine inananlardanım.
*Ayrıca mutluluğun hep gülümsemekten ya da neşeden geçtiğine inanmıyorum. Bir aile aynı acı etrafında kenetlenmiş ve birlikte çözüm arıyorsa bana göre de bunu başarmak ta mutluluk.

*Sevdiceğimin mutlu olması için O’nun özellerine saygılı olmaya, beraber gülüp ağlamaya, ailece bir şeyler paylaşmaya özen göstererek.

*Kızlarımın mutlu olması için büyük kızımın çikolata tutkusu, küçük kızımın kabak tatlısı ve un kurabiyesi aşkını sürekli beslemek.

*Annem, babam, kardeşlerim ve yeğenlerimi güzel sofralarda birleştirerek mutlu anları çoğaltmak

*Dostlarımın acılarında ve sevinçlerinde çok iyi bir dinleyici olmak,.

*Bulunduğum ortamda sıkıntılı konuları ve özellikle hastalıkları asla konuşturmamak. Önceleri kızsalar da şimdilerde çok mutlular. (Hastalığın muhakkak her insanın başına geleceğini bilirim. Çözümünü bulmak ve onu yapmak gerektiğine de inanırım. Sürekli konuşmanın hastalığı çoğalttığını ve gereksiz yere hastalıklara davet olduğuna inanırım.)

*Sevdiklerimin sorunlarının çözümüne yardımcı olmak. Bunu kendim değil, kişinin kendisinin görüp bulmasına çalışırım. Sorunun odağından çıkarıp, çözümün ne kadar yakınında olduğunu ama sorunda odaklanıp kaldığı için göremediğini bilirim. Hepimiz sorunlarımız da böyle yapıyoruz çünkü. Bu başlı başına çok önemli bir konu bence.

*Sevdiklerime hediye almak. Özellikle kendi yaptıklarımı vermek . Hediye almanın da vermenin de insanı çok mutlu ettiğine inanırım.

*Bütün çocuklara aşığım. Tüm çocuklarla saatlerce oynayabilir ve onlarla mutfakta vakit geçirebilirim. Ailenin, akrabalarının tüm çocukları bize gelmekten çok mutlu olurlar. Tabu, Nesi var vs. gibi oyunları oynamak için günler düzenleriz.

*Sevginin her ortamı güzelleştireceğini en sıkıcı insanları bile iyileştireceğine inanırım. O nedenle hiç tanımadıklarıma bile gülümsemekten kendimi alamam.Bilirim ki (reklamlardan hatırlayacaksınız)bir gülümseme bir iyilik paylaşılarak çoğalacak ve yeniden beni bulacaktır.

Kendime ve aileme şunu her zaman söylerim. Bir gören var. Yaradan bizi yaratmışsa bir nedeni var. O nedenle bu zamanı boşa geçirmeden birbirimizi hiç incitmeden(insanın bu pek mümkün değil elbette ama en aza indirerek) geçirebilirsek bundan daha büyük mutluluk var mı?

6 Ocak 2012 Cuma

El açması peynirli börek


Cumanın tüm güzelliği ve bereketi hepimizin üzerine olsun.
porselendemlik tarafından hazırlanan “71.HAFTA. PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİNİN “ev sahibi olan sevgili yesilmutfaktantarifler e el açması  peynirli börek tarifimi gönderiyorum.
Arkadaşıma bol katılımlar ve kolaylıklar dilerim.

Malzemeler
  • 2 adet yumurta
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 çay bardağı sıvıyağ (ayrıca aralarına sürmek içinde gerekli)
  • 50 gr. Yumuşak margarin ya da (50 gr. Becel zeytinyağlı)
  • 3 – 4 su bardağı un
  • 1 adet kabartma tozu
  • Tuz
  • Bir tutam sevgi
Arasına
  • Peynir
  • Maydanoz
Yapılışı
  • Önce iki su bardağı unu ve kabartma tozunu harmanlayın, yoğurma kabına alın.
  • Ortasına yumurta, yoğurt, sıvıyağ, margarin, tuz ekleyin ve iyice yoğurun.
  • Unu yeterli gelmediğinde azar azar ilave edin.
  • Ele yapışmayan bir hamur olsun.
  • Hamuru 8 parçaya ayırın.
  • Unla küçük bezeler açın.
  • Üzerine sıvıyağı fırçayla sürün. Diğer bezeyi üzerine koyun.
  • 4 bezeyi aralarına sıvıyağ sürerek üst üste koyun.
  • Tekrar unlayarak, küçük fırın tepsisi kadar açın.
  • Tepsiyi yağlayın ve açtığınız bezeyi yerleştirin.
  • İnce kıyılmış maydanoz, peynir karışımını bezenin her tarafına yayın.
  • Diğer 4 bezeye de aynı işlemleri yapın ve peynir karışımının üzerine kapatın.
  • Üzerine sıvıyağ sürün.
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Afiyet olsun.

4 Ocak 2012 Çarşamba

Peynirli poğaça


Ankara’da kış ilginç geçiyor. Kentin yükseklerinde yaşayanlar karın güzelliğinden yararlanırken, benim gibi Batıkent’te yaşayanlar karı hiç görmeden geçiriyorlar.Bu da beraberinde sağlık sorunlarını, sıkıntıları getiriyor. Biraz kırgınlık var üstümde.
Aslında ben yaza âşık biriyim ama madem kış yaşanıyor o büyülü beyazlıktan neden nasip almayalım değil mi? Bunu görmek için maalesef ancak Dikmen’e, Oran şehrine vs. gitmek gerekiyor.
Dua ediyorum bizim buralara da yağarda buralarda yaşayan çocuklarda bizim çocukluğumuzda yaşadığımız kartopu, kızak gibi eğlenceleri yaşarlar. Yeğenlerim neredeyse bu mutluluğu sadece filmlerde görebildiler. Aslında ne şanslı çocuklarmışız da haberimiz yokmuş. (Kendime muhakkak mutlu olacak bir şey bulmam gerekir de.)
Ne diyelim onlarda teknolojinin getirdiği oyuncaklarla mutlulardır belki.
Bugün sanki uzun uzun yazmak isteğim var. Sizleri fazla sıkmadan peynirli poğaça tarifimi paylaşmak istiyorum.
Tarifimi de " ÇAY KAHVE BAHANE ETKİNLİĞİNE"ev sahipliğini yapan gulaycehobilerim e gönderiyorum.
Arkadaşıma kolaylıklar dilerim.

Malzemeler
  • 3,5 su bardağı un
  • 2 adet yumurta(sarısının birini ayırın)
  • ½ paket yumuşak margarin
  • ½ su bardağı sıvıyağ
  • 1su bardağı yoğurt
  • ½ çay kaşığı karbonat
  • 1 adet kabartma tozu
  • ½ çay bardağı sirke
  • Tuz
  • Bir tutam sevgi
Arasına
  • Peynir
  • Maydanoz
Yapılışı
  • Elenmiş unu yoğurma kabına alın.
  • Kabartma tozunu, karbonatı ve tuzu unla beraber harmanlayın.
  • Ortasını açın, yumurtaları, yoğurdu, sıvıyağı, yumuşak margarini, sirkeyi ekleyin ve iyice yoğurun.
  • Yumuşak bir hamur olsun. Dinlendirin.
  • Maydanozu incecik kıyın. Peyniri çatalla ezin ya da sertse rendeleyin. İkisini harmanlayın.
  • Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın ve elinizle yuvarlak açın ortasına peynir maydanoz karışımını koyun, D şeklinde kapatın.
  • Yağlı kağıt konulmuş fırın tepsisine dizin.
  • Üzerine çırpılmış yumurtayı sürün.
  • Üzerine susam serpin.
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Afiyet olsun.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Çikolata kaplı kurabiye



Mutlu bir İngiliz yurttaşı olan Richard Wilkins bir gecede kendini beş parasız ve yapayalnız buluvermiş.
-Gerçek zenginliği iste o noktadan sonra yakalamaya başladım, diyor. Nasıl mı? Hayatın anlamını kendi dünyasına yerleştirerek, yeni bir hayat bakısı oluşturarak.
- Bugün eskisinden daha zenginim, diyor Wilkins, para ve malla değil duygularımla daha zenginim. Anladım ki, sizi etkileyen şeyleri değiştirmeyi her zaman başaramazsınız. Ama onların sizin üzerinizdeki etkisini değiştirebilirsiniz. Bunu başardığınız anda gerçek zenginliği ve mutluluğu yakalamışsınız demektir.
Richard Wilkins İngiltere’de piyasaya çıkan "Mental Tonic" (Zihin Açıcı) adli kitabında yasam felsefesinden süzdüğü ilkeleri sıralıyor . İste onlardan birkaçı:
* Gerçek değişim kimi eski şeyleri Farklı görmeye başlamaktır.
* Pencerenizin camı kirliyse dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır.
* Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız başkası neden sevsin.
* Ana babanız doğumunuzdan sorumludur, yaşamınızdan değil.
* Eğer kendinize yön arıyorsanız yolunu kaybetmiş birine sormayın.
* Dostluk, ayrı oldukları zaman insanları birlikte tutar.
* Özveri çiçeğin köküdür.
* Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.
* Birçok insan hayatinin büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba eder.
* İlerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizliğinizdir.
* Acı, mutluluğa göre daha çok şarkı bestelemiştir.
* Her davranışında başkalarının onayını arayan kimseler hayatin birçok güzelliğini ıskalar.
*Kahkaha ruhun dansıdır.
* Mucize, enerjinizi korkularınızı değil rüyalarınıza verdiğiniz zaman baslar.
* Karşınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıramı bekliyorsunuz?
* İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez.
*Hayatınızı bir para kazanma denemesi olarak kullanmayın.
* Cennete gitmenin iki yolu vardır
1) Gerçekten öldüğünüz zaman
2) Gerçekten yasadığınız zaman
* Gerçek zenginlik vaktinizi insanlara vermektir, para karşılığı satmak değil.
* Müziği notaların arasındaki sessizlik yaratır.
* Mutluluk makineye benzer. Ne kadar basit olursa o kadar az bozulur.
Yeni yıla Merhaba dediğimiz bugünlerde yaşamımızda belli amaçlar edinir, yaşamımızda uygularsak daha da mutlu olacağımıza inanıyorum. Dilerim başarırız.
 Tarifini, Sevgili arkadaşım pastaneden  blogundan aldığım çikolata kaplı kurabiyeni sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeğenlerimle beraber yaptık ve çok beğendik. Arkadaşıma çok teşekkür ederim.

Malzemeler
  • 200 gr. Yumuşak tereyağı (ben margarin kullandım)
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • ½ su bardağı mısır nişastası
  • 2 adet yumurtanın sarısı
  • ½ su bardağı ince çekilmiş fındık ya da badem(ben ceviz kullandım)
  • 2 su bardağı un
  • Bir tutam sevgi
Üzerine
  • 100 gr. Bitter çikolata
  • Fındık, ceviz, hindistancevizi, antepfıstığı
Yapılışı
  • Yumuşak margarin ve pudra şekerini iyice yoğurun. Krema kıvamına gelsin.
  • İçine yumurta sarılarını, nişasta, elenmiş unu ekleyin ve iyice yoğurun.
  • Cevizi ekleyin, yoğurun.
  • (Arkadaşımın önerisini dikkate alarak hamuru üçe ayırdım, birine kakao, diğerine zencefil ve tarçın ekledim. Üçüncüsünü de sade bıraktım.)
  • Hamuru yuvarlayarak streçe sarın ve buzdolabında dinlendirin. İşiniz aceleyse derin dondurucuda yarım saat bekletin.
  • İstediğiniz şekilde kesin ve unlanmış tepsiye dizin.
  • Önceden ısıtılmış fırında çok kısa sürede pişirin.
  • Çikolatayı benmari usulü (Su kaynayan bir kabın üzerine başka bir kaba konan çikolatayı oturtarak erimesini sağlamak) eriterek kurabiyelerin üzerine sürün.
  • Üzerine de hindistancevizi, antepfıstığı vs.. süsleyin.
  • Afiyet olsun.