30 Aralık 2010 Perşembe

Mutlu Yıllar



Yaşadığımız her şeye rağmen bir yılı daha bitiriyoruz. Yıl biterken bu  yılın muhakemesini yapmak gerektiğine inanırım.
Her yeni bir  yıl yaşamımıza yeni güzellikler katarken,  acılarından da ders alırız. Gelecekle ilgili yeni bir takım kararlar alınmalı ve kendimizi geliştirecek, olgunlaştıracak bu kararların da uygulanmasına çalışılmalı.
Yaşamın, bize verilen bir armağan olduğunu bilmek ve şükretmenin erdemini herkesin bilmesini isterim.
Tüm sevgili arkadaşlarımın YENİ YILINI KUTLUYORUM. Yeni yıl hepimize güzellikler getirsin. Hepimizin dilekleri yerine gelsin. Hayallerimizi gerçekleştirmek için yeterince gücümüz olsun.



“Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yasar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kus sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi asmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düsenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan askını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yok oluşta” bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kus kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;
"SIMURG ANKA - Otuz Kus" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'mus. Her biri de Simurg'mus. Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yasadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yasamaktan kurtulamayacağız.
Simdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır... “

28 Aralık 2010 Salı

Swotpisces’in Mimi

Sevgili arkadaşım,  Swotpisces  beni   mimlemiş. Kendisine teşekkür ediyorum.
İşte soruları ve  yanıtlarım;









*2010 yılında mutlu olduğunuz şey nedir?
-Babamın sağlığına kavuşması. 








*2010 yılı sizin için nasıl bir yıldı?
-Sağlığın ne kadar önemli olduğunu gösteren koşuşturmalı bir yıl oldu.










*2011'e nasıl girmek istersin?
-Ailemle beraber.








*2010 da yapmak isteyip yaptıkların, yapamadıkların nelerdir?
-2010 yılı başında aldığım kararları uyguladım. Dilerim bu yıl da, aldığım kararları yerine getirme  olanağını elde ederim.

Bende bu mimi  sevgili arkadaşlarım;
limon çiçekleri'ne sevgilerimle gönderiyorum.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Antepfıstıklı Kurabiye


Bir zamanlar Ülkemin en övülecek özellikleri arasında merhamet ve yardımseverlik en başta gelenlerdendi.
 Ama her gün dinlediğimiz haberler de, gazeteler de ve internette gezen e postalar da o kadar kötü olaylar anlatılıyor ki, insanlar haklı olarak iyilik yaparken bir kez daha düşünüyorlar.
Oysa ki bunlar kişinin olmazsa olmazları. İyilik yapmadan ya da kişi de merhamet eksikse nasıl iyi biri olunabilir ki?
 Devesiyle birlikte çölde yürümekte olan bir bedevi, yürüyen, dudakları susuzluktan kurumuş bir adama rastlamış.
Adam bunu görünce su istemiş.
Bedevi devesinden inip ona su vermiş.
Suyu içen adam birden bedeviyi iterek deveye atladığı gibi kaçmaya başlamış.
Bedevi arkasından bağırmış :
"Tamam deveyi al git ama senden bir ricam var. Sakin bu olayı kimseye anlatma!"
Bu isteği tuhaf bulan hırsız biraz duraklayıp nedenini sormuş :
"Eğer anlatırsan, demiş bedevi, bu her yere yayılır ve insanlar bir daha çölde muhtaç birini görünce yardım etmezler."
Bundan kişiler başlarına gelenleri paylaşmasın  ya da dikkatli olmasın gibi bir sonuç çıksın istemem.
Ama yardım elini bekleyen bir sürü kişiye de haksızlık yapmamak ve bu güzel özelliğimizi kaybetmemek istiyorum.

hasretlilezzetler  tarafından düzenlenen  KuRaBiYeLeR etkinliğine   tarifini yagmurpastaneleri dan aldığım antepfıstıklı kurabiye tarifiyle katılmak istedim.
Arkadaşıma kolaylıklar ve bol katılımlar dilerim.

Malzemeler
  • 1 su bardağından bir parmak fazla un
  • Yarım su bardağı irmik
  • Yarım su bardağı tozşeker
  • 1 su bardağı toz antepfıstığı
  • 125 gram oda sıcaklığında margarin
  • Bir tutam sevgi
Üzeri için
  • Pudraşekeri
Yapılışı
  • Unu derin bir kaba alın.
  • Üzerine irmik, toz şeker, toz antep fıstığı ve margarini ekleyin. İyice yoğurun Daha sonra hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak elinizle yuvarlayın.
  • Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizin.
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Ilındıktan sonra üzerilerine pudraşekeri serperek servis yapın.
  • Afiyet olsun.

24 Aralık 2010 Cuma

Tül Böreği


"1964 yılında gazeteci Norman Cousins’ın sırtında ani ağrılar oluşur. Yerinden kıpırdayamamaktadır.
‘Ankylosing spondylitis’ denilen tedavi olmayan bir hastalık tanısı konur. Cousins hastaneye kaldırılır ve kuvvetli ağrı kesiciler almaya başlar. Fakat istediği iyileştirici sonucu alamaz. Ne mi yapar ? Tüm ilaçları bırakır ve bir otel odasına yerleşir. Burası hastane odasından hem daha iç açıcı, hem daha ucuzdur. Odada bütün gün kiraladığı komedi filmlerini seyretmeye başlar. Görür ki her kahkaha anestetik bir etki yapıyor ve ağrıları gittikçe azalıyor. On dakikalık gülme, iki saatlik gevşeme sağlıyor. Uzun süre devam ettirdiği komedi filmi seanslarının ardından bir süre sonra Cousins tamamen iyileşir. “

Hayatımızdan gülmeyi, kahkahayı hiç eksiltmemek gerektiğini ne güzel de anlatmış, bu olay. Bunu yapabilsek, bir çok hastalığı savacağımızı ve dünyaya daha pozitif bakacağımızı düşünüyorum.

Dilerim, yeni yıl da bunu kendimize ilke edinebiliriz.

Çabukça hazırlanan bir böreği sizlerle paylaşmak istiyorum.

Malzemeler
  • 2 adet yufka
  • ½ lt. süt
  • 1 çay bardağı kaşar peyniri
  • 4 adet yumurta
  • Tuz
  • Bir tutam sevgi
Yapılışı
  • Sütü tencerede kaynatın, ılısın.
  • Ilınınca küçük küçük doğranmış yufkaları içine katın ve karıştırın.
  • Kaşarı ve tuzu da ekleyin, karıştırın.
  • Ayrı bir kapta yumurtaları iyice çırpın ve karışıma ekleyin.
  • Yağlanmış tepsiye dökün.
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Afiyet olsun.

23 Aralık 2010 Perşembe

Ödülüm ve Avcı'ya Teşekkürüm


İncelik gösterip "STYLİSH BLOGGER AWARD"  ödülü ile beni onurlandıran Fuat Bey'e teşekkür ediyorum.
Ben de bu ödülü tüm blog arkadaşlarıma sevgilerimle gönderiyorum.

Blog ve yemek konusu ile ilgilenmeyi seven , yemek bloglarını kendi blogunda tanıtan  yemekblogspot, nezaket  gösterip kendi blogunda bana da  yer vermiş.
Yazdığı güzel düşünceleri için kendisine teşekkür ediyor ve çalışmalarında kolaylıklar diliyorum..

22 Aralık 2010 Çarşamba

Tost ekmekli tatlı


Yeni yıla yaklaşırken her zaman yılı gözden geçiririm ve gelecek için kararlar alırım. Genellikle uygulamaya da  dikkat ederim.
Bu sene bana önderlik edecek sloganları; yavaş yavaş sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için huzur, değiştirebileceğim şeyleri değiştirebilmem için cesaret ve aralarındaki farkı anlayabilmem için akıl ver.”
Bu Avustralya ilkel kabilelerinde sükûnet duasıymış. Yaşantımızı buna göre kurabilsek, ne çok şeyin üstesinden geleceğimizi düşünüyorum.

Çok lezzetli bir tatlıyı sizlerle paylaşmak istedim.

Malzemeler
  • ½ lt.süt
  • 3 yemek kaşığı nişasta
  • ½ paket tost ekmeği
  • 1 paket krema
  • 1 çay bardağı  toz şeker
  • Bir tutam sevgi
Şurubu
  • 2 su bardağı toz şeker
  • 2 su bardağı su
Yapılışı
  • Tost ekmeğini rondoda ufalayın.
  • Borcam kare tepsiyi yağlayın. Ufalanmış  ekmeğin yarısını bastırarak borcama yerleştirin.
  • Nişasta, toz şekeri harmanlayın. Sütü yavaş yavaş  ve karıştırarak ekleyin.
  • Sürekli karıştırarak pişirin.
  • Göz göz olunca altını kapatın.
  • Kremayı ekleyin ve karıştırın. Ilısın.
  • Ilınınca tost ekmeklerinin üstüne yavaşça kaşık kaşık dökün.
  • Üzerine kalan tost ekmeğini serpin. Çatalın tersiyle hafifçe bastırın.
  • Önceden ısıtılmış fırında ekmeklerin üzeri kızarana kadar pişirin.
  • Su ve şekeri ara sıra karıştırarak kaynatın.
  • Fırından çıkan tatlının üzerine dökün. Biri sıcak, diğeri soğuk olsun.
  • Afiyet olsun.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Kakaolu Kurabiye


Hafta sonu kızım sürpriz yaparak Ankara’ya geldi ve neşesini de beraberinde getirdi. Bayramdan beri görüşmemiştik. Özlemimizi dayanılmazdı. Yılbaşı ertesi vizeleri başlayacağı için uzun süre de gelme imkânı yoktu ama kızım ilk bulduğu fırsatı değerlendirerek gelmiş. Tüm çocuğu uzakta olanları Allah kavuştursun diyorum.

hasretlilezzetler tarafından düzenlenen  KuRaBiYeLeR etkinliğine kakaolu kurabiye tarifimle katılmak istedim.
Arkadaşıma kolaylıklar ve bol katılımlar dilerim.

Malzemeler
  • 1adet yumuşak margarin(250 gr.)
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 kahve fincanı süt
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet kabartma tozu
  • 2 – 3 yemek kaşığı kakao
  • 3,5 – 4 su bardağı un
  • Bir tutam sevgi
Yapılışı
  • Margarin ve pudra şekerini iyice yoğurun.
  • Krema kıvamına gelince yumurta ve sütü ilave edin, yeniden yoğurun.
  • Kakaoyu ekleyin , yoğurun.
  • Elenmiş un ve kabartma tozunu ekleyin yoğurun.
  • Damla çikolataları ilave edin. Yoğurun.
  • Ceviz büyüklüğünde elinizle kopartarak yuvarlayın.
  • Un serpilmiş ya da yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin.
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Afiyet olsun.

16 Aralık 2010 Perşembe

Şafak çorbası


Bir kaç gündür blogumla ilgilenemedim. Sizlerle görüşemedim.
Çok uzun zamandır arkadaşlık ve dostluğun iç içe geçtiği,  güzel , kötü, neşeli, hüzünlü her şeyi ailece  paylaştığımız  can dostlarımdan birini kaybettim.
Ölüm acısının soğuk yüzüyle karşılaşmak, çocuklarının ve ailenin kaybını görmek nasıl zor ve tarifsiz bir duygu. Söylenecek sözlerin olmaması, duyguların anlatılamaması nasıl da acı veriyor. Elbette biliyorum ki, ölümün karşısında,yanlarında olup, acıyı paylaşmaktan başka yapılacak hiçbir şey yok. Ben de ancak bunu yapabildim.

Dilerim gittiği yerde huzurlu ve mutlu olur.

İçimizi ısıtmasını ümit ettiğim Leman Cılızoğlu' nun yemek kitabından tarifini aldığım şafak çorbası ile sizleri baş başa bırakıyorum.

Malzemeler
  • 2 yemek kaşığı un
  • 2 yemek kaşığı yağ
  • ½ kg. domates
  • 1 lt et suyu ya da su
  • 2 adet yumurta sarısı
  • 1 su bardağı süt
  • Tuz
  • Bir tutam sevgi
Yapılışı
  • Yağla unu tencereye koyun ve orta hararetli ateşte pembeleşmeden kavurun.
  • Domatesleri iri parçalar halinde ilave edin, et suyunu ekleyin.
  • Domatesler ezilinceye kadar pişirin. Pişince süzgeçten başka bir tencereye ezerek ( Ya da rondoyla) geçirin.
  • Tekrar ateşe koyun.
  • Tuzunu ekleyin. Bir iki taşım kaynadıktan sonra, ayrı bir yerde yumurta sarılarını çırpın, sütü ekleyin, karıştırın.
  • Kaynayan çorbadan biraz bu karışıma ilave edierek, ılıştırın ve çorbaya tamamını ekleyin.
  • Sürekli karıştırarak çok az pişirin ve ateşten alın.
  • Servis yaparken istenirse kaşar peyniri rendesi konabilir.
  • Afiyet olsun.

10 Aralık 2010 Cuma

Sütlü Mercimek Çorbası


Sıcacık bir çorbayı kim sevmez. Çocukluğumda hatırlarım dedem sabah kahvaltıda çorba içer,  işine öyle giderdi. Bizim bugün anladığımız şekilde kahvaltıdan hiç hoşlanmazdı.
Şimdilerde kahvaltılarda çorba severler azaldı ama çorba yine de sofraların baş tacı. Çorbanın sıcaklığı içimizi de ısıtıyor sanki.

Lezzet dergisinden aldığım sütlü mercimek tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Malzemeler
  • 1 su bardağı kırmızı mercimek
  • 2 yemek kaşığı pirinç
  • 1 soğan
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 6 su bardağı su
  • 1 çay bardağı süt
  • Tuz
  • Bir tutam sevgi
Üzerine
  • Tereyağı ya da zeytinyağı
  • Kırmızı pul biber                              
  • Kuru nane
Yapılışı
  • Mercimeği, pirinci, iri doğranmış soğanı, zeytinyağını, tuzu, suyu tencereye alın ve pişirin.
  • Mercimekler yumuşayınca ocaktan alıp, mutfak robotundan geçirin.
  • Ilınınca süt ekleyin karıştırarak 10 dakika pişirin.
  • Yağı tavada eritin.
  • Kırmızı pul biber ilave edin. Biraz yaktıktan sonra çorbanın üzerine ilave edin.
  • Kuru nane serperek sıcak servis yapın.
  • Afiyet olsun.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Yaş Pasta


Aralık ayının ilk haftasını bitirmemize rağmen kış ve karı daha göremedik.
Sevinmeli miyiz, üzülmeli miyiz bilemedim. Bir an evvel kış kışlığını yapmalı ve güzel bahara kavuşmalıyız diye düşünüyorum. Hani kışı atladık ama baharı görecek olsak neyse ama kış olmazsa sanki diğer mevsimler de aksarmış gibi geliyor. En güzeli her mevsimi zamanında yaşamalı. Hepimiz kış moduna girmişken şöyle lapa lapa kar yağsa fena mı olur. Ankara o kadar uzun yıllardır gerçek kara hasret ki. Dilerim bu sene bu keyfi yaşarız.
Eşimin doğum gününde yaptığım pastanın tarifini sizlerle paylaşıyorum.

Malzemeler
  • 6 adet yumurta
  • 1+1/4 su bardağı şeker (Bir buçuk bardaktan az)
  • 2,5 su bardağı toz şeker
  • Birkaç damla limon suyu
  • 1 adet vanilya
  • 1 adet kabartma tozu
  • Bir tutam sevgi
Arasına
  • 3 su bardağı süt
  • 2 çay bardağı toz şeker
  • 1 çay bardağı un
  • 1 yemek kaşığı kakao
  • 2 tatlı kaşığı mısır nişastası
  • 2 adet yumurtanın sarısı
  • 1 paket bitter çikolata
  • Bolca ceviz
Üzerine
  • Dr. Oetker çikolata sosu
  • 2,5 su bardağı süt
  • Ceviz
Yapılışı
  • Yumurta ve toz şekeri krema kıvamına gelene kadar çırpın.
  • Vanilya ve limon suyunu ekleyin, çırpın.
  • Elenmiş un ve kabartma tozunu yavaş yavaş ekleyerek çırpın.
  • Yağlanmış unlanmış ya da tabanına yağlı kağıt geçirilmiş kelepçeli kalıba karışımı boşaltın.
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Kürdanı tam ortasına batırarak kontrol edin. Eğer kürdan temiz çıkıyorsa pişmiş demektir.
  • Ilındıktan sonra üçe bölün. Aslında pandispanyasını bir gün önceden yapmak daha güzel sonuç veriyor.
  • Muhallebisi için, toz şeker, un, nişasta, kakaoyu bir tencerede harmanlayın.
  • Yumurtaları ekleyip çırpma teli ile iyice karıştırın.
  • Sütü yavaş yavaş ekleyin ve çırpın.
  • Altını açın, sürekli karıştırarak pişirin.
  • Pişmesine yakın, çikolatayı da ekleyin.
  • Göz göz olunca altını kapatın, ılımaya bırakın.
  • Ara sıra karıştırın, üstü kabuklanmasın.
  • Çikolata sosunu, sütle beraber karıştırın.
  • Sürekli karıştırarak göz göz olana kadar pişirin.
  • Kekin birinci patını servis tabağına alın ve muhallebinin yarısını koyun, her tarafına dağıtın.
  • Arasına bolca ceviz serpin.
  • İkinci keki üstüne koyun.
  • Arasına kalan muhallebiyi yayın. Ceviz ekleyin.
  • Üçüncü keki de üstüne kapattıktan sonra, çikolata sosunu  her tarafına dökün.
  • Üstüne ceviz ve şan fıstığı serpin.
  • Afiyet olsun.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Browni kek



Bir çok kişinin aksine pazartesi gününü çok seviyorum. Bana sanki yeni hafta hep yen,ilikler, güzellikler getirir gibi gelir. Sorunlarımı diğer hafta da bıraktığıma ya da
çözdüğüme inanırım.

Çok sevdiğimiz blog arkadaşımız, dostumuz birdutmasali ‘nın 
blogunda oluşan sorunun da hallolacağına yürekten inanıyorum. En güzeli yorumlara baktığımda tüm arkadaşların sorunu çözmek için nasıl gayret sarf ettiklerini görmek.
Sevginin, dostluğun, arkadaşlığın güzelliği galiba burada. Hüzünde, neşe de hep beraber olmakta.
Ben masalımın devam etmesini ve bu soruna benim tatlı nunumun muhakkak bir çözüm bulacağını biliyorum.
Haftaya tatlıyla başlamak istiyorum.
Ailece çikolatalı, kakaolu tatların canavarı olarak lezzettabagi ‘nın blogundan tarifini alarak yaptığım bu keke bayıldık. Arkadaşıma çok teşekkür ediyorum ve annesine en kısa zamanda şifa diliyorum.
 Bugün kızkardeşimin doğum günü. Akşam hep beraber olacağız ama yine de buradan iyi ki doğdun, doğum günün kutlu olsun diyorum.

Malzemeler
  • 1 su bardağı hindistancevizi
  • 3 adet yumurta
  • 3 su bardağı un
  • 2 su bardağı şeker + 2 parmak  şeker
  • Bir tutam tuz
  • 1 kahve fincanı sıvıyağ
  • 1 su bardağı  ılık süt
  • 1 tatlı kaşığı dolusu karbonat
  • 3 yemek kaşığı kakao
  • Bolca ceviz
  • Bir tutam sevgi
Üzerine
  • 1 su bardağı süt
Yapılışı
  • Yumurta ve şekeri krema kıvamına gelene kadar çırpın.
  • Sıvıyağ, sütü ekleyin ve çırpın.
  • Hindistan cevizini  ve cevizi de ekleyin, çırpın.
  • Elenmiş un, karbonat, tuzu da ekleyin, çırpın.
  • Yağlanmış un ya da toz şeker serpilmiş dikdörtgen borcama karışımı boşaltın.
  • (Daha küçük bir kalıpta yapmak isterseniz malzemelerin yarısını kullanın.Fazla gelebilir. Ölçüler borcama göre.)
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Kürdanı ortasına batırın ve temiz çıkıyorsa pişmiş demektir.
  • On dakika soğumasını bekleyi.
  • Karelere kesin ve üzerine bir su bardağı sütü her tarafına gelecek şekilde dökün.
  • Biz çikolata sosunu çok sevdiğimiz için üzerine hazır çikolata sosu döktüm.
  • Afiyet olsun.

3 Aralık 2010 Cuma

Mimlerim ve Ödüllerim



Blogların birbirlerini tanımaları için yapılan mimler ve paylaşılan ödüllerden nezaket gösterip bana da gönderen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve hepsini bir arada cevaplıyorum.

Sevgili havvadansudan tarafından gönderilen mimin soruları ve yanıtlarım:





Yeni yıla nasıl ve kimlerle girmek istiyorsun?
-Sevdiklerimle ve evimde.












*Yeni yılda neler yapmak istiyorsun?
-Yeni ve güzel beceriler öğrenmek istiyorum.










*Yeni yıl sence ne demek?
 -Her şeye yeniden başlamak için fırsat








*Yeni yılda ne olursa çok mutlu olursun?
-Kızlarımın işte ve okulunda ki başarıları.









*Yeni yıla dair mesajın nedir?
-Hiçbir şey için geç değildir. Öğrenmek ve hayata geçirmek için hep enerjimizin olması ve pozitif olmayı ilke edinenlerden olabilmek.
Ülkem için de barışın egemen olduğu, gerçek demokrasinin yerleşebildiği ve insanların kamplara bölünmeden sevgiyle, saygıyla yaşanabilir bir yer olmasını diliyorum.
Bende bu mimi sevgili;
*lezzetsefasi ,         
*nuralpin elinden‘e  gönderiyorum.


Sevgili pisceswot   tarafından gönderilen  mimin konusu:
“Kitaplığınızın karşısına geçin.Gözlerinizi kapatın.Derin bir nefes alın.Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin.Şimdi gözlerinizi açın.Bir kitap seçmiş durumdasınız.O kitabı satın aldığınız, ya da hediye gelmiş de olabilir, anı hatırlamaya çalışın.İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın.Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin.Evet, ne güzel bir koku bu!55.sayfayı bulun.Sayfayı tekrar okuyun.Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın.Daha sonra siz de 3 arkadaşınıza cevaplaması için gönderin.”

-Hayatta hiç vaz geçemeyeceğiniz şey ne denilse tek cevabım olur. Kitap okumak.
Yeni dünyalar,  yeni hayatlar, farklı duygular, düşünceler, neşeli veya hüzünlü şeyleri okurken yaşamak inanılmaz zevk.Kitabın kokusu bile bana göre farklı.Kitap alırken pek ayrım yapmam. Her türden kitap okumayı severim. Ama bazı vazgeçemediğim yazarlar var. Onların yeni  kitaplarını beklemek bile benim için çok özel.Kızlarımın da kitap okumasını sevmeleri için çocukluklarımla epey maceralarımız oldu. Neyse ki artık onlar da iyi birer okuyucu.



Küçük kızım şu sıralar da daha çok kişisel gelişimle ilgili kitaplara düşkün. Özellikle de Nil GÜN’ ün kitaplarına bayılıyor.
Kastamonu’dan geldiğinde anne Nil GÜN’ ün  küçük renkli kitapları serisini tamamlamak istiyorum deyince ikiletmedim. Tek tek bakarak serinin kitaplarından bir kaçını aldık.
Küçük Renkli Dilek Kitabı’nın 55. sayfasını açıyorum.
“Kendimi sevmek hayatımı iyileştiriyor. Zihnimi bedenim ve ruhumu besleyen seçimler yapıyorum.Bedenim kolaylıkla iyileşiyor ve doğal sağlığına kavuşuyor.”





Ben de bu çok güzel mimi , tüm sevgimle  sevgili;
*sadeceyemek"  e  yolluyorum.


Sevgili arkadaşlarım,
*betulceden ,   
*banualtun,    
*lezzetsefasi     ve
Sevgili arkadaşım ahsen 58 nezaket göstererek beni bu ödüllerle taçlandırmışlar. Arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Bende bu ödülleri  tüm dostlarıma ve beni izleyenlere gönderiyorum.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Perde Pilavı



Ailemin en güzel özelliklerinden biri büyümeye başladığımız andan itibaren bizlerin arkadaşlarını  da ailenin fertlerinden biri olarak kabul etmeleridir.Bizlere nasıl davranılmışsa onlara da öyle davranılmış ve sevilmişlerdir.
Küçük kardeşim Yeşim’den sizlere bahsetmiştim. (Yakında nişanı olan ) İşte O’nun çoook uzun zamandan beri arkadaşı olup, bizim içinde kardeşimiz yerine geçen Özgü’den bir e- posta aldım.
Annesiyle yaptığı, perde pilavının öyküsünü ve fotoğraflarını benimle paylaşmış. Bunu yaparken de öylesine güzel bir dil kullanmış ki, bende noktasına, virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşmak istedim.
Özgü’cüm bu güzelliği bizlerle paylaştığın için annene ve sana teşekkür ediyorum. Ellerinize sağlık diyorum.

"Birgülcüm merhaba,
Pek zor oldu göndermem, kusuruma bakmaJ Aslında günler önceden sana yazmıştım fakat tarifi bir türlü annemden alma fırsatım olmadı. Sonra yoğun bir iş temposu falan filan derken ancak bugüne kaldı.
Sitenin takipçisi olarak mutfak keyfime keyif kattığını söylemeliyim öncelikle. Eline, emeğine sağlık… Sanırım seninle sohbetlerimizde yemek yapmaktan duyduğum keyfi paylaşmıştık zaman zaman. Her ne kadar uzun zamandır işten güçten pişirme fırsatı yaratamasam da tarif okumak bile hoşuma gidiyor. Özellikle de annemle birlikte…
Annelerle kızları arasına diyalogun en sevimli hali sanırım mutfak maceraları.  Beklide bu bizim annemle yarattığımız bir dildir, bilemiyorum ama biz eğleniyoruz birlikte yemek yaparken. Artık daha az vakit geçirdiğimiz de düşünülünce, mutfak bize kurtarılmış alan oluyor biraz.
Haziran başında bir Diyarbakır-Mardin turu yapmıştık arkadaşlarla. Anneme istediği bir şey olup olmadığını sorduğumda tereddütsüz “perde pilavı tenceresi” dedi. Perde pilavının Siirt’e özgü bir yemek olduğunu, ancak orada bulunabileceğini söylesem de annemin yoğun ısrarı üzerine Diyarbakır’da tencereyi aramaya koyulduk. Çok da uğraş sarf etmemize gerek kalmadan Bakırcılar Çarşısında bulduk tencereyi.
Hepimiz heyecanla annemin perde pilavı yapmasını bekledik ancak tencere, alındıktan sonra mutfak dolabının bir köşesine kaldırılıverdi. Tatil bitip de iş başlayınca bizim de aklımızdan çıkıverdi.
Geçen hafta sonu annem klasik “akşama ne yapsam” derdine düşmüşken, perde pilavı geldi aklına. Ben de büyük bir memnuniyetle katıldım bu fikre ve elimizdeki mevcut perde pilavı tariflerini(annemin bir merakı da tarif toplamak- her ne kadar tariflere riayet ederek yemek yapmışlığı görülmese de) döktük. Ve sonunda ikimizi de çocuklar gibi mutlu eden bu yemek(biz abartıp şaheser gibi davrandık ama) çıktı ortaya. Hatta kesmeye kıyamadık… “Dur bir fotoğrafını çekelim bari” diyince aklıma hemen sen geldin. “Bülbül bu keyfimize ortak olur mu acaba” dedim ve Yeşim’i aradım. O da seni aramış sanırım …

İşte annemle benim bir günlük mutfak keyfimizin eseri…
(Adını hatırlamadığım bir gazetenin “Siirt Yemekleri” ekinden)

Malzemeler:
  • 1 adet büyük boy tavuk
  • 2 su bardağı pirinç
  • 200 gr. tavuk ciğeri (bence kullanılmasa da olur)
  • 500 gr. dolmalık çam fıstığı
  • 100 gr. Badem içi(soyulmuş)
  • 5 yemek kaşığı tereyağı
  • 2 çay kaşığı tuz, karabiber
  • 3 su bardağı tavuk suyu
  • Bir tutam sevgi
Perdesi için:
  • 3 adet yumurta
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 kahve fincanı sıvıyağ
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • Yeteri kadar un
Hazırlanışı:
  • Tavuğu iyice yıkayıp bol tuzlu suda kemiklerinden ayrılıncaya kadar haşlayın.
  • Tavuk suyunu ayırın (ilerleyen aşamalarda kullanacağız). 
  • Tavuğun etlerini kemiklerinden ayırarak didin (bu çok komik bir sözcükmüş, yazarken fark ettim).
  • Diğer taraftan pirinci bol tuzlu sıcak suda 40-50 dk. ıslatın.  
  • Tavuk ciğerlerini ayıklayıp yıkadıktan sonra süzün.
  • Geniş bir tavaya bir kaşık tereyağı koyup önce çam fıstıklarını, sonra da tavuk ciğerini kavurun. 1 çay kaşığı tuz ve karabiber ekleyip ocaktan alın.
  • Pilav tenceresinde 1 kaşık tereyağını eritin, yıkayıp süzdüğünüz pirinci ilave edin. 4-5 dakika kavurup, ayırdığınız 3 su bardağı sıcak tavuk suyunu ilave edin. 
  • Kalan tuz ve karabiberi ekleyin. Yani bildiğiniz gibi pişirin pilavı... 
  • Ocaktan aldığınız pilavın içine tavuk ciğeri-fıstık karışımını ekleyip karıştırın.
Sıra geldi hamuruna
  • Perde hamuru için yumurta, yoğurt, yağ ve karbonatı derin bir kaba alın, karıştırın. Unu da azar azar ilave ederek yumuşak bir hamur elde edin.
  •  Perde pilavı tenceresini (bunun için kek kalıbı da kullanabilirsiniz) 2 kaşık tereyağıyla yağlayın ve ortadan ayırdığınız bademleri tencereye yapıştırın ( biz badem içi bulamayınca kabuklu bademi sıcak suda bekletip kabuklarını soyduk, bu epeyce meşakkatli bir iş oldu). 
  • Hazırladığınız hamurdan bir parça ayırıp, kalanı oklavayla açıp tencerenin içine yerleştirin (aman dikkat bademler bozulmasın, bizimki bozuldu çünkü).
  •  Tencereye sırayla tavuk eti, pilav, tavuk, pilav sırasıyla malzemeleri yerleştirip elinizle bastırın.
  • Ayırdığınız hamuru, bu karışımın üzerine kapak yapar gibi kapayıp gövde hamuruyla birleştirin (anlatım karışık oldu sanırım ama yapımı çok basit).
  •  Kalan tereyağını üzerine parçalayarak yerleştirin. 180 dereceye ayarladığınız fırında hamur iyice kızarana kadar (30 dk.)  pişirin.
  • Afiyet olsun…
Not: Bu tarif içinde 2 çay kaşığı beş bahar da vardı fakat biz bu beş baharın ne olduğunu bilemedik ve tarife eklemedik. Eğer bilenler, bulanlar varsa ve “Perde Pilavı beş baharsız olmaz” derseniz pilavı fıstıklı karışımla karıştırırken onu da ekleyebilirsiniz.

 Ben de bu güzelliği hobidunyam tarafından düzenlenen
yemek etkinliklerinin 8.si olan  ve "KURBAN BAYRAMI SOFRALARI"na  ev sahipliği yapan 
 yesilmutfaktantarifler  ‘e gönderiyorum.
Arkadaşıma bol katılımlar ve kolaylıklar diliyorum.