15 Mart 2013 Cuma

Patatesli Bazlama

Kızımın düğünü  yaklaştıkça koşuşturmalar da  artı. Günler bana yetmiyor ya da hızıma yetişemiyor diyeyim. Bu ara da havaların da bir soğuk bir sıcak olması nedeniyle hafif bir kırgınlığım var.Dün  üşüyorum diye sıcak su torbasını ayaklarımın altına koyduğum da torba patladı ve ayaklarım yandı. Anında soğuk suyun altında tuttum ve elmayı rendeleyip , yanan yerlerin üzerine koyup sürekli değiştirdik. Çok şükür daha iyiyim.Görünmez kaza diye buna deniyor galiba. Ya da bir önceki yazımda paylaştığım kıssadan hiç ders  almadığım dan da (yaşamı hızlıca yaşayıp ara sıra es vermek gerektiği) olabilir. Demek ki bir kaç gün ara vermeliyim her şeye. Bir şeyleri ihmal ettim galiba dedim.
Bugünüme şükür diyorum ve Cumanızın ve hafta sonunun çok güzel geçmesini diliyorum.

Patatesli (Nilgüncüm yine patatesli.:)) bazlama tarifimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Malzemeler
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1,5 su bardağı ılık su
  • 2 yumurta akı
  • 6 su bardağı un
  • 1 şeker kaşığı toz şeker
  • 1,5 şeker kaşığı tuz
  • 1 adet toz maya
  • Bir tutam sevgi
İçine
  • Haşlanmış patates
  • Kırmızı biber
  • Karabiber
  • Tuz
  • Üzerien
  • Yumurta sarısı(Sadece fırında pişen için)
Yapılışı
  • Sıvıyağı, suyu, yumurta aklarını hamur yoğurma kabında harmanlayın. Elenmiş un, maya tuz ve şekeri de ayrıca harmanlayın ve sıvı karışıma yavaş yavaş ekleyin, yoğurun.
  • İçini hazırlamak için haşlanmış patates ve baharatları harmanlayın.
  • Hamurdan bezeler alın  yuvarlayın , ortasını açın ve arasına patatesli karışımdan ekleyin . Kapatın ve yeniden açın.Yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin. Mayalanması için bekletin.
  • Üzerine yumurta sarısı sürün.
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Yarısını da teflon tavada pişirdim. Hiç yağ sürmeden iki tarafını da pişirdim.
  • Afiyet olsun.

11 Mart 2013 Pazartesi

Peynirli poğaça



"Genç bir Yönetici, yeni Jaguar'ı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir tas çarptı.

Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti. Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu: Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu?" Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi. "Lütfen amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim,bilemedim. Taşı attım, çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı."

Çocuk, gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti. "Abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum." Çocuğun simdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu: "Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardim edebilir misiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır." Genç yönetici ne diyeceğini bilemez halde boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı. Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı.

Jaguar marka arabasına geri dönüsü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi. Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiç bir zaman tamir ettirmedi. Oradaki izi, su mesajı hiç unutmamak için sakladı: Hiç bir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin tas atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme. Tanrı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize tas fırlatmak zorunda kalır.

Fısıltıyı dinle veya taşı bekle."

Haftaya başlarken güzellikleri ya da bize sunulanları kaçırmadan yaşabilmek dileğiyle güzel bir hafta dilerken,
Peynirli pağaça tarifimi  de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Malzemeler
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1 yemek kaşığı toz şeker
  • Tuz
  • 1 adet toz maya
  • 6- 6,5 su bardağı un
  • Bir tutam sevgi

İçine
  • Beyaz peynir
  • Maydanoz
Üzerine
  • 1 adet yumurta sarısı
  • Susam
  • Çörek otu

Yapılışı
  • Ilık süt, su, sıvıyağı, maya,toz şeker ve tuzu kabın içine alın ve harmanlayın.
  • Elenmiş unu ekleyin ve iyice yoğurun.
  • En az yarım saat hamuru dinlendirin.
  • Hamuru yeniden yoğurun, havası gitsin ve istediğiniz ebatta bezeler koparın.
  • Yuvarlayın ve ortasına peynir, maydanoz karışımını koyun. Bir kenarı diğerinin üzerine bastırın. D şeklinde.
  • Üzerine yumurta sarısı sürün ve susamla, çörek otu serpin.
  • Önceden ısıtılmış fırında pişirin.
  • Afiyet olsun.

8 Mart 2013 Cuma

Dünya Kadınlar Günü


Bugün kadınlar günü. Ülkemde kadına şiddetin bu kadar fazla olduğu, tecavüzlerin olağan sayıldığı bu günlerde bu gün anlamsızlaşıyor. Her zaman olduğu gibi bir sürü konuşmalar yapılacak, sözler verilecek ve seneye kadar yine, yeniden aynı olaylar yaşanacak.
Bence en önemli görev kadınlara düşüyor. Erkek egemen bir toplumda erkeklerin bu işi sonlandıracağı hayalinden bir an evvel vazgeçip, evde yetiştirdiğimiz çocuklardan başlayalım. Erkek çocuğu olan anne çocukluğundan itibaren erkeksin ne istersen yaparsın, hep beklemelisin felsefesinden vaz geçmeli, kız çocuğu olan anneler de onların daha güçlü, daha özgüvenli olmasına çalışmalı. Kızını dövmeyen dizini döver diye atasözü olan bir ülkede eğitimin bile dayakla olacağına inanan zihniyet neyi düzeltebilir. Burada benim kastettiğim erkek gibi kadın, kadın gibi erkek yetiştirmek öyle değil. Her iki kimlikte daha demokrat, daha saygılı, her yolun sevgiden geçtiğini öğrenen insanlardan bahsediyorum. Lütfen çocuklarımızı yetiştirirken daha özenli olalım ve artık şiddetin her türüne hayır diyelim.(Bu hayvanlar için de geçerli) Böyle günlerin gelmesi ümidiyle kadınlar gününüz kutlu olsun.