Ailemin en güzel özelliklerinden biri büyümeye başladığımız andan itibaren bizlerin arkadaşlarını da ailenin fertlerinden biri olarak kabul etmeleridir.Bizlere nasıl davranılmışsa onlara da öyle davranılmış ve sevilmişlerdir.
Küçük kardeşim Yeşim’den sizlere bahsetmiştim. (Yakında nişanı olan ) İşte O’nun çoook uzun zamandan beri arkadaşı olup, bizim içinde kardeşimiz yerine geçen Özgü’den bir e- posta aldım.
Annesiyle yaptığı, perde pilavının öyküsünü ve fotoğraflarını benimle paylaşmış. Bunu yaparken de öylesine güzel bir dil kullanmış ki, bende noktasına, virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşmak istedim.
Özgü’cüm bu güzelliği bizlerle paylaştığın için annene ve sana teşekkür ediyorum. Ellerinize sağlık diyorum.
"Birgülcüm merhaba,
Pek zor oldu göndermem, kusuruma bakmaJ Aslında günler önceden sana yazmıştım fakat tarifi bir türlü annemden alma fırsatım olmadı. Sonra yoğun bir iş temposu falan filan derken ancak bugüne kaldı.
Sitenin takipçisi olarak mutfak keyfime keyif kattığını söylemeliyim öncelikle. Eline, emeğine sağlık… Sanırım seninle sohbetlerimizde yemek yapmaktan duyduğum keyfi paylaşmıştık zaman zaman. Her ne kadar uzun zamandır işten güçten pişirme fırsatı yaratamasam da tarif okumak bile hoşuma gidiyor. Özellikle de annemle birlikte…
Annelerle kızları arasına diyalogun en sevimli hali sanırım mutfak maceraları. Beklide bu bizim annemle yarattığımız bir dildir, bilemiyorum ama biz eğleniyoruz birlikte yemek yaparken. Artık daha az vakit geçirdiğimiz de düşünülünce, mutfak bize kurtarılmış alan oluyor biraz.
Haziran başında bir Diyarbakır-Mardin turu yapmıştık arkadaşlarla. Anneme istediği bir şey olup olmadığını sorduğumda tereddütsüz “perde pilavı tenceresi” dedi. Perde pilavının Siirt’e özgü bir yemek olduğunu, ancak orada bulunabileceğini söylesem de annemin yoğun ısrarı üzerine Diyarbakır’da tencereyi aramaya koyulduk. Çok da uğraş sarf etmemize gerek kalmadan Bakırcılar Çarşısında bulduk tencereyi.
Hepimiz heyecanla annemin perde pilavı yapmasını bekledik ancak tencere, alındıktan sonra mutfak dolabının bir köşesine kaldırılıverdi. Tatil bitip de iş başlayınca bizim de aklımızdan çıkıverdi.
Geçen hafta sonu annem klasik “akşama ne yapsam” derdine düşmüşken, perde pilavı geldi aklına. Ben de büyük bir memnuniyetle katıldım bu fikre ve elimizdeki mevcut perde pilavı tariflerini(annemin bir merakı da tarif toplamak- her ne kadar tariflere riayet ederek yemek yapmışlığı görülmese de) döktük. Ve sonunda ikimizi de çocuklar gibi mutlu eden bu yemek(biz abartıp şaheser gibi davrandık ama) çıktı ortaya. Hatta kesmeye kıyamadık… “Dur bir fotoğrafını çekelim bari” diyince aklıma hemen sen geldin. “Bülbül bu keyfimize ortak olur mu acaba” dedim ve Yeşim’i aradım. O da seni aramış sanırım …
İşte annemle benim bir günlük mutfak keyfimizin eseri…
(Adını hatırlamadığım bir gazetenin “Siirt Yemekleri” ekinden)
Malzemeler:
- 1 adet büyük boy tavuk
- 2 su bardağı pirinç
- 200 gr. tavuk ciğeri (bence kullanılmasa da olur)
- 500 gr. dolmalık çam fıstığı
- 100 gr. Badem içi(soyulmuş)
- 5 yemek kaşığı tereyağı
- 2 çay kaşığı tuz, karabiber
- 3 su bardağı tavuk suyu
- Bir tutam sevgi
Perdesi için:
- 3 adet yumurta
- 2 yemek kaşığı yoğurt
- 1 kahve fincanı sıvıyağ
- 1 çay kaşığı karbonat
- Yeteri kadar un
Hazırlanışı:
- Tavuğu iyice yıkayıp bol tuzlu suda kemiklerinden ayrılıncaya kadar haşlayın.
- Tavuk suyunu ayırın (ilerleyen aşamalarda kullanacağız).
- Tavuğun etlerini kemiklerinden ayırarak didin (bu çok komik bir sözcükmüş, yazarken fark ettim).
- Diğer taraftan pirinci bol tuzlu sıcak suda 40-50 dk. ıslatın.
- Tavuk ciğerlerini ayıklayıp yıkadıktan sonra süzün.
- Geniş bir tavaya bir kaşık tereyağı koyup önce çam fıstıklarını, sonra da tavuk ciğerini kavurun. 1 çay kaşığı tuz ve karabiber ekleyip ocaktan alın.
- Pilav tenceresinde 1 kaşık tereyağını eritin, yıkayıp süzdüğünüz pirinci ilave edin. 4-5 dakika kavurup, ayırdığınız 3 su bardağı sıcak tavuk suyunu ilave edin.
- Kalan tuz ve karabiberi ekleyin. Yani bildiğiniz gibi pişirin pilavı...
- Ocaktan aldığınız pilavın içine tavuk ciğeri-fıstık karışımını ekleyip karıştırın.
Sıra geldi hamuruna…
- Perde hamuru için yumurta, yoğurt, yağ ve karbonatı derin bir kaba alın, karıştırın. Unu da azar azar ilave ederek yumuşak bir hamur elde edin.
- Perde pilavı tenceresini (bunun için kek kalıbı da kullanabilirsiniz) 2 kaşık tereyağıyla yağlayın ve ortadan ayırdığınız bademleri tencereye yapıştırın ( biz badem içi bulamayınca kabuklu bademi sıcak suda bekletip kabuklarını soyduk, bu epeyce meşakkatli bir iş oldu).
- Hazırladığınız hamurdan bir parça ayırıp, kalanı oklavayla açıp tencerenin içine yerleştirin (aman dikkat bademler bozulmasın, bizimki bozuldu çünkü).
- Tencereye sırayla tavuk eti, pilav, tavuk, pilav sırasıyla malzemeleri yerleştirip elinizle bastırın.
- Ayırdığınız hamuru, bu karışımın üzerine kapak yapar gibi kapayıp gövde hamuruyla birleştirin (anlatım karışık oldu sanırım ama yapımı çok basit).
- Kalan tereyağını üzerine parçalayarak yerleştirin. 180 dereceye ayarladığınız fırında hamur iyice kızarana kadar (30 dk.) pişirin.
- Afiyet olsun…
Not: Bu tarif içinde 2 çay kaşığı beş bahar da vardı fakat biz bu beş baharın ne olduğunu bilemedik ve tarife eklemedik. Eğer bilenler, bulanlar varsa ve “Perde Pilavı beş baharsız olmaz” derseniz pilavı fıstıklı karışımla karıştırırken onu da ekleyebilirsiniz.
Ben de bu güzelliği hobidunyam tarafından düzenlenen
yemek etkinliklerinin 8.si olan ve "KURBAN BAYRAMI SOFRALARI"na ev sahipliği yapan
Arkadaşıma bol katılımlar ve kolaylıklar diliyorum.