Yaşadığımız her şeye rağmen bir yılı daha bitiriyoruz. Yıl biterken bu yılın muhakemesini yapmak gerektiğine inanırım.
Her yeni bir yıl yaşamımıza yeni güzellikler katarken, acılarından da ders alırız. Gelecekle ilgili yeni bir takım kararlar alınmalı ve kendimizi geliştirecek, olgunlaştıracak bu kararların da uygulanmasına çalışılmalı.
Yaşamın, bize verilen bir armağan olduğunu bilmek ve şükretmenin erdemini herkesin bilmesini isterim.
Tüm sevgili arkadaşlarımın YENİ YILINI KUTLUYORUM. Yeni yıl hepimize güzellikler getirsin. Hepimizin dilekleri yerine gelsin. Hayallerimizi gerçekleştirmek için yeterince gücümüz olsun.
“Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yasar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kus sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi asmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düsenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan askını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yok oluşta” bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kus kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;
"SIMURG ANKA - Otuz Kus" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'mus. Her biri de Simurg'mus. Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yasadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yasamaktan kurtulamayacağız.
Simdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır... “
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kus sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi asmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düsenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan askını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yok oluşta” bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kus kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;
"SIMURG ANKA - Otuz Kus" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'mus. Her biri de Simurg'mus. Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yasadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yasamaktan kurtulamayacağız.
Simdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır... “